Almanya’da yaşanan konut sıkıntısı, kalifiye iş gücünün bu ülkeyi tercih etmesi önündeki en büyük engellerden biri. Bu sebepten dolayı çok sayıda şirket çalışanları için konutlar inşa etmeye ya da edinmeye başladı.
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından Almanya’da yapılan bir ankete göre, ülkede her beş şirketten dördü, Almanya’nın özellikle büyük şehirlerinde yaşanan konut sorununun kalifiye eleman bulma sıkıntısını artırdığı görüşünde. Özellikle, maaşların çok yüksek olmadığı sağlık, gastronomi, zanaat ve benzeri sektörlerde kalifiye eleman bulmak, yapılan araştırmaya göre konut sorunu sebebiyle çok daha zorlu hale geliyor.
Buna göre, büyük kentler ve nüfusun yoğun olduğu yerlerde çalışan her üç kişiden biri, kira giderinin yüksek olması nedeniyle taşınmayı ya da mesleğini değiştirmeyi düşünüyor. Federal hükümete iktisadi konularda danışmanlık yapan Alman Ekonomi Uzmanları Konseyi, konut sıkıntısının sebep olduğu sorunların Alman ekonomisinin “genel gelişimine olumsuz etki etmeye başladığını” ve ekonomik büyümeyi yavaşlattığını aktarıyor. İlgili raporda, insanların kira bedelini ödeyebilecekleri ya da satın alabilecekleri bir konut bulamadığı için iş imkanlarının bulunduğu yerlere taşınamadıkları vurgulanıyor.
Almanya’da kiraların en yüksek olduğu şehirlerden biri olan Münih’te, yeni kira sözleşmesi yapanlardan metrekare başına, yakıt ve elektrik giderleri hariç ortalama 25 euro talep ediliyor. “Bizim çalışanlarımızın büyük çoğunluğu orta ve düşük maaş grubunda istihdam edilen bireyler ve onlar bu kiraları ödeyemezler,” diyen enerji tedarikçisi Stadtwerke Münih’in yöneticisi Bernhard Boeck, bu nedenle şirket bünyesinde emlak işlerinden sorumlu bir bölüm kurduklarını ve 1500 konutun ya satın alındığını ya da inşa aşamasında olduğunu belirtiyor. Ellerindeki konut sayısını 2030 yılına kadar 3000’e çıkarmayı hedeflediklerini ekleyen Boeck, “İş başvurusunda bulunan birine, ‘iş sözleşmesiyle birlikte size bir de kira sözleşmesi sunuyoruz’ dediğimizde bu bizim için bir avantaj oluyor,” ifadelerini kullanıyor.
Şirket içindeki konutların kira bedellerini, sendika temsilcileri ile birlikte ilgili çalışanın maaşına göre belirlediklerini açıklayan Bernhard Boeck, “Bilgisayar mühendisleri teknik personelimizden daha fazla kira ödüyor,” diyor. Stadtwerke Münih’in kendi personelinden talep ettiği kira bedeli, metrekare başına ortalama 12 euro. Çalışanlarına kiraladıkları konutlar üzerinden kar etme amacı gütmediklerini vurgulayan Boeck, kira gelirlerinin bina giderlerini karşılamasının yeterli olduğunu ifade ediyor. Ancak artan inşaat maliyetleri nedeniyle bu durumun kolay olmadığını dile getiren Boeck, hazır yapı malzemeleri kullanarak ve mümkün olduğu kadar az masraf yaparak maliyeti en düşük seviyede tutmaya çalıştıklarının altını çiziyor.
Çalışanlara, istihdam eden şirket tarafından konut sunulması Almanya’da, sanayileşme ile birlikte 19’uncu yüzyılda başlayan köklü bir gelenektir. Dünyaca ünlü Alman çelik üreticisi Krupp, iş gücü ihtiyacını karşılamak ve çalışanlarını uzun vadeli olarak şirkete bağlamak amacıyla binlerce daire ve ev inşa ettirmiştir. Diğer birçok şirket de benzer yollar izleyerek maden sektöründe, posta hizmetlerinde, demiryollarında ya da farklı alanlarda çalışanlar için konutlar inşa ederek yeni yerleşim yerleri oluşturmuştur. Bu alanlar yalnızca işçilere hesaplı barınma imkanı sunmakla kalmamış, aynı zamanda çalışanlar arasında bir birlik duygusu gelişmesine de olanak sağlamıştır. 20’nci yüzyılın sonunda konut sıkıntısının büyük ölçüde ortadan kalkmasıyla birlikte, bu uygulamalar sona ermiş ve şirketler ellerinde bulunan konutları satmaya başlamıştır.
Bugün ise durum tamamen farklılık göstermektedir. “Konut sorunu, ekonomi merkezi Almanya’nın en kritik sorunlarından biri haline geldi,” diyerek değerlendiren Almanya İmar Bakanlığı Müsteşarı Rolf Bösinger, on yıl önce Almanya’da iş kurmayı planlayan yabancı yatırımcıların öncelikle çocuk yuvası ve okullar hakkında araştırma yaptığını, günümüzde ise ilk sorunun “Çalışanlarımızın kalacağı konutlar nerede?” olduğunu ifade ediyor. 2021 yılında, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) bir araya gelerek kurduğu koalisyon hükümetinin amacı, ülke genelinde yılda 400 bin yeni konut inşa etmekti. Ancak, enerji ve malzeme fiyatlarındaki ani artışın yanı sıra enflasyon, inşaat maliyetlerini olağanüstü şekilde yukarı çekmiştir. 2022 yılında Almanya genelinde yalnızca 295,300, 2023 yılında ise 294,400 konut inşa edilebilmiştir. Emlak sektöründen gelen verilere göre, Almanya’da şu anda 800,000 konuta ihtiyaç duyulmaktadır.
Almanya’nın ivedilikle çözmesi gereken konulardan biri haline gelen konut sıkıntısına odaklanan bazı politikacılara göre, şirketlerin kendi çalışanları için yeni konutlar inşa etmek yerine, hazır binaları satın alması veya kiralaması, konut arzını daha da azaltarak emlak piyasasındaki olumsuz durumu artırma riski taşımaktadır. Ayrıca, toplumun farklı kesimleri arasında sosyal kıskançlık yaşanma ihtimali endişe vericidir. Zira her iki şirketten biri, bünyesindeki konutları öncelikli olarak yurtdışından kalifiye eleman getirebilmek için bu bireylere tahsis etmektedir. Alman Sendikalar Birliği (DGB), bu nedenle, yeni bir üretim veya yönetim merkezi açmayı düşünen şirketlerden, öncelikle iş gücü için konut inşa edilmesinin talep edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bernhard Boeck ise bu sorunun çok genel bir yaklaşım ile çözülemeyeceği görüşündedir. “Asıl konu maddi kaynaklardır. Devlet, çok daha hedef odaklı destek sunmalıdır,” diyen Boeck, eyalet ve belediye yönetimlerinin de sorumlulukları olduğunu ve kendi alanlarındaki arazileri yapılaşmaya açmaları halinde sorunun en azından bir kısmının ortadan kalkacağını belirtmektedir.
Kaynak: Deutsche Welle / Güncel Ekonomi Almanya / Güncel Emlak
EKONOMİ
4 dakika önceEKONOMİ
4 dakika önceEKONOMİ
15 saat önceEKONOMİ
16 saat önceEKONOMİ
17 saat önceEKONOMİ
17 saat önceEKONOMİ
18 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.